Bu Blogda Ara

19 Kasım 2010 Cuma

ARAF


Usandım artık seni rüyalarımda görmekten. Gündüzleri kendimi seni unuttuğuma inandırırken, her gece inançlarımı boşa çıkartmaktan bıkmadın mı artık? Dayanamıyorum artık senli düşlerin sabahına uyanmaya.

Neyin gerçek neyin rüya olduğunu algılayamıyorum artık. Ben hangi dünyaya aidim? Gerçekten seninle onca yere gittik mi?; onca anıyı yaşadık mı?

Bilmiyorum, gerçekte mutlu muyum, üzgün müyüm? Ben neyim artık hiçbir fikrim yok? Şu an nerede olduğumu, bulunduğum yerin gerçek olup olmadığını dahi bilmiyorum. Bildiğim tek şey kaybolduğım. Rüya ile gerçek arasında, aşk ile yalnızlık arasında, cennet ile cehennem arasında, sen ile ben arasında bir yerde kayboldum. Ben ne sendeyim ne de kendim de, arafta bir yerdeyim.

Özak Durmuş

14 Kasım 2010 Pazar

BENİ SEVMEK



Beni  sevmek rakı içmek gibidir. Öyle bir anda oldu bittiye getirmekle olmaz bu iş. Ağır ağır seveceksin, her anından keyif alarak. Rakıyı yudumlar gibi yavaş yavaş kalbine sızacağım. Meze olarak şiirlerimden tadarken kendini aşkımın sarhoşluğunda unutacaksın.

Bütün hayatına karışacağım, tüm arzularına; düşüncelerine sızacağım. İşte o vakit aşık adını alacaksın. İstemsizce her an adımı anacaksın.

Öyle bir oldu bittiye getirilmez benim aşkım. Acele edersen çarpar adamı, kolay mı böyle büyük aşkın hazmı.

Nazımlara sor beni, Atilla İlhanlar;Necip Fazıllar konuşur beni. Mecnun ile Kerem'den duy  kudretimi. Sen en iyisi aşka sor beni.

                                                                                                                                   Özak Durmuş